‘Yemek Yemeden Mutlu Olabilir miyiz?’
Obezite ülkemizde ve dünyada yaygın olarak görülen değerli sağlık sorunlarından biridir. Obeziteyi vücutta aşırı yağ depolanması olarak tanımlayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı sınıflandırmaya göre vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan bireyler obez olarak kabul ediliyor. Obezite bireylerin yaşamlarında fiziksel, sosyal ve ruhsal olarak olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu etkiler bazen obezitenin sonucu olurken bazen de obezite nedenleri arasında orta sıralarda yer almaktadır. Obezite görülme sıklığının her geçen gün arttığı söylenebilir. Yayılma, obezitenin nedenleri ve tedavisinin değerini artırmaktır.
“Bu dört faktör ‘hekim-psikolog-diyetisyen-sosyal hayatın yeniden düzenlenmesi’ obezite tedavisinde çok önemlidir.
tecrübe. cln. Ps. Müge Leblebicioğlu Arslan, “Hastaların aklına genellikle tedavi yöntemi olarak ilk olarak ameliyat, spor ya da diyetisyen takviyesi gibi geliyor. Ancak tedavide işin manevi boyutu tersine çevrilebilir. Obezite nedenlerinin ortasında çevresel, biyolojik, sosyolojik ve ruhsal faktörler söz konusudur. Dolayısıyla buradan baktığımızda multidisipliner bir yaklaşımın obezite tedavisinde etkili ve kalıcı bir çözüm sunması açısından son derece değerli olduğunu düşünüyorum.
“Her aşırı davranışın arkasında bir ihtiyaç vardır”
tecrübe. cln. Ps. Leblebicioğlu Arslan, “Şişman bireylerin hayattan en büyük keyif kaynağı yemek olabilir. Yemek en doğal ihtiyacımızdır ve çoğumuz bundan keyif alabiliriz. Bu son derece normaldir. Ancak buradaki haz kişiyi işlevsiz bir boyuta taşır. Aşırı yeme davranışı, hayattan alınan diğer zevk kaynaklarına erişimi zorlaştırmaya başlar. Örneğin kişinin sosyal hayatında meydana gelen gerilemeler, onu duygusal bağları güçlü olan yakın bağlarından uzaklaştırarak hayatının keyif verebilecek diğer bölümlerinden mahrum kalmasına neden olabilir. Bu durum adeta bir kısır döngü olan gıda ile kurulan bağa yapılan yatırımı artırmaktadır. İster yemek yeme eylemi olsun, ister başka bir şey, her bolluk eyleminin arkasında mutlaka bir ihtiyaç vardır. Bu bastırılmış ihtiyaç, hatırlamama veya duygusal kaçınma işlevi görebilir.
Obezite cerrahisi için başvuran bireylerin ameliyat öncesi ve sonrasında sıklıkla karşılaştığım fikirleri: ‘Yemek yemekten başka nasıl mutlu olabilirim?’ ‘Yemek yemeden mutlu olabilir miyim?’ ‘Fazla yemem ama içimde bir boşluk var’
tecrübe. cln. Ps. Leblebicioğlu Arslan, “Şişmanlığın yaygın tedavi yöntemlerinden biri olan bariatrik cerrahi sonrası kişilerde gıda ile ilişki aynı olsa da kişinin yeme tutumları istemsiz olarak değişebilmektedir. Bu durumu şu örnekle açıklamak isterim; Sağlıksız bir ilgisi olan birinin ilgisini bitirmiş olması, o kişinin kendi zihninde bu ilgiyi bitirebileceği anlamına gelmeyebilir. Zihin sürekli o bağlantıyla meşgulse, ne kadar farklı olursa olsun olumsuz düşünceler günlük yaşamdaki işlevselliklerini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle aslında obezitede sorun sadece bireylerin çok yemek yemekten daha fazlası olup olmadığını ve hangi ihtiyaçlarını bastırmaya ya da baş etmekte zorlandıkları duyguları varsa kaçınmaya yönelik olup olmadığını anlamaktır.
“Obezite cerrahisi öncesi ve sonrası psikolojik destek çok önemli”
tecrübe. cln. Ps. Leblebicioğlu Arslan, “Söz konusu farkındalık ve değişim psikoterapi ile mümkündür. Ancak yemek yemeyi bir başa çıkma mekanizması olarak kullanan bireyler, cerrahi operasyon sonrasında psikolojik sorunlar yaşayabilmektedir. Bazen hisler, ihtiyaçlar, bastırılmaya çalışılan dürtüler ve anılar ameliyat sonrasında tetiklenebilir. Bu durumda bireylerin kendilerini daha mutsuz hissetmelerine neden olabilir. Bu açıdan bakıldığında bariatrik cerrahi öncesi ve sonrasında ruhsal yönden pekişmesi, bireylerin ruhsal iyilik halinin sağlanması ve ameliyat sonrası hayatlarının daha işlevsel hale gelmesi açısından son derece değerli olduğu söylenebilir.
“Ruh ve beden birdir. Kilonuzu vermeye çalışırken psikolojik sağlığınızı da artırmayı ihmal etmeyin.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
